Tanım olarak, İnsansız Kara Aracı (İKA), araç üzerinde insan varlığı olmadan yerle temas halinde çalışan bir araçtır. İnsansız Hava Aracı ve İnsansız Deniz Aracının karşılığı olan karatabanlı bir robottur. Operasyonel bakımdan, uzaktan kullanılan ve otonom olmak üzere iki sınıf İKA bulunmaktadır. Otonom bir araç, insan müdahalesi olmadan kendi kendini harekete geçiren ve kendi kendini düzenleyen birçok teknolojinin entegrasyonunu gerektirmektedir. Son 10 yılda, bilgi işlem ve algılama teknolojisindeki gelişmeler dolayısıyla, otonom araçlar gelişerek artmaya devam etmektedir.
İnsansız Kara Araçlarının ilk askeri uygulamaları 19. yüzyılda ortaya çıkmıştır. Kullanımları giderek yaygınlaşmış olan İnsansız Kara Araçları, daha karmaşık savaş alanlarında, tehlikeli görevlerin yerine getirilmesi amacıyla yardımcı rollerde bulunmaktadır. Bu kapsamda, ekipman ve bazı silahları taşıyabilme, istihbarat bilgisi toplayabilme, tehditleri tespit edebilme vb. ihtiyaçlara yanıt vermektedir.
İnsansız Kara Araçlarının ilk askeri uygulamaları 19. yüzyılda ortaya çıkmıştır. Kullanımları giderek yaygınlaşmış olan İnsansız Kara Araçları, daha karmaşık savaş alanlarında, tehlikeli görevlerin yerine getirilmesi amacıyla yardımcı rollerde bulunmaktadır. Bu kapsamda, ekipman ve bazı silahları taşıyabilme, istihbarat bilgisi toplayabilme, tehditleri tespit edebilme vb. ihtiyaçlara yanıt vermektedir.
1928’de Elmer E. Wikersham (1922), hedefe patlayıcı göndermeyi amaçlayan İnsansız Kara Aracının patentini almıştır. Bu araç bir prototip olarak kalmış olsa da mayın önlemlerine, mevzi savaşlarına ve siperden sipere savaş taktikleri için alternatif bir çözüm arayışıdır.
Wikesham’ın kara torpidosu (1922)
Mevzi savaşlarında (Avrupa’daki Birinci Dünya Savaşı 1914-1918 ve Asya’daki Rus-Japon veya Çin-Japon savaşları) kazanılan deneyim, ana amaç olarak düşman tahkimatlarına patlayıcı göndermeyi amaçlayan uzaktan kumandalı kara araçlarının geliştirilmesine ilham sağlamıştır.
1930’larda Sovyet Rusya, başka bir tanktan radyo ile uzaktan kontrol edilen silahlı bir tank olan Teletank’ı geliştirmiştir. Bu sistemler, Finlandiya’ya karşı Kış Savaşında (1939-1940) ve Almanya’nın 1941’de Sovyet Rusya’yı işgal etmesinden sonra Doğu Cephesinin savaşlarının başlangıcında kullanılmıştır.
Sovyet Rusya tarafından geliştirilen Teletank
İkinci Dünya Savaşı sırasında İngilizler, Matilda II piyade tankının radyo kontrol versiyonunu geliştirmiştir. Kara Prens olarak da bilinen bu tank, gizli tanksavar silahlarını ateşlemek veya yıkım görevlerini icra etmek için tasarlanmıştır.
Matilda II Kara Prens
1942’de Almanlar, yıkım operasyonları için GOLIATH adı verilen paletli İnsansız Kara Aracını kullanmıştır. GOLIATH, bir kontrol kablosundan yönlendirilen, 100 kg patlayıcı yük taşıyan küçük bir paletli araçtır. Fransa’nın 1940’ta yenilgiye uğramasından sonra bulunan minyatür bir Fransız paletli araçtan ilham alınarak tasarlanmıştır.
GOLIATH İnsansız Kara Aracının ön bölümünde patlayıcılar, orta bölümünde motorlar ve tahrik sistemi, arka bölümde ise bir kablo tamburu bulunmaktadır. Aracın ilk versiyonlarında elektrik motorları kullanılırken, daha sonra içten yanmalı motor kullanılmıştır. Yüksek üretim maliyeti, düşük azami hız (11,5 km/s), kontrol için bir kabloya güvenme ve silahlara karşı zayıf koruma gibi gerekçeler sebebiyle, amaçlandığı gibi tankları yok etme konusunda beklenen başarıyı yakalayamamıştır. Altta yatan teknoloji henüz olgunlaşmamış olduğundan, İKA’ların öncüleri gerçek uygulamalarda büyük başarı gösterememiştir.
GOLIATH İnsansız Kara Aracı
İnsansız otonom araçlar üzerine araştırmalar, 20. yüzyılın 60’lı yıllarının sonlarında başlamıştır. Araçların kontrolüne yönelik yapay zekâ uygulamasının bir parçası olan mobil robot SHAKEY, Savunma İleri Araştırma Projeleri Ajansı (DARPA) tarafından finanse edilmiş ve Stanford Araştırma Enstitüsünde geliştirilmiştir. SHAKEY, navigasyon ve keşif görevlerini yerine getiren merkezi bilgisayara radyo bağlantısı ile bağlanan bir TV kamerası, ultrasonik mesafe sensörleri ve dokunmatik sensörlerden oluşan bir İnsansız Kara Aracıdır. 1983 yılında DARPA otonom kara aracı programını başlatmıştır. Daha sonra ALV olarak adlandırılan dış mekân otonom aracı geliştirilmiştir. 1985 yılının başlarında ALV’nin yoldaki hızı 10 km/s’ye ulaşırken, 1990 yılında 80 km/s’ye yükseltilmiştir.
ALV Otonom Aracı
80’li yılların ortalarında ise Uzaktan Kumandalı Araç (TeleOperated Vehicle-TOV) Amerika Deniz Piyade Birliği tarafından geliştirilmiştir.
Basra Körfezi Savaşı sırasında (1990-1991), patlayıcı imha robotları Suudi Arabistan’a gönderilmiştir. Aynı zamanda bazı M-60 tankları telerobotlara dönüştürülerek mayın temizleme görevlerinde kullanılmıştır.
2000’li yıllarda Honda, en ikonik insansız robotlardan biri olan ASİMO adı verilen iki ayaklı robotu geliştirmiştir. ASİMO sayesinde edinilen bilgi birikimi ve tecrübe, ileriki yıllarda daha gelişmiş sistemlerin gelişimine katkı sağlamıştır.
İnsansız Kara Araçlarının gelişimleri yakın gelecekte de devam edecek olup, kara birliklerinin önemli parçalarından biri olacaktır. Bu sayede birliklerin etkinlikleri artırılacak ve muharebelerin kazanılmasında önemli faktörlerden biri olacaktır. Ayrıca İnsansız Kara Araçlarının asimetrik muharebe koşullarında farklı fonksiyonları yerine getirebilen çok yönlülüğe sahip olması beklenmektedir.
İnsansız Kara Araçlarının ilk askeri uygulamaları 19. yüzyılda ortaya çıkmıştır. Kullanımları giderek yaygınlaşmış olan İnsansız Kara Araçları, daha karmaşık savaş alanlarında, tehlikeli görevlerin yerine getirilmesi amacıyla yardımcı rollerde bulunmaktadır. Bu kapsamda, ekipman ve bazı silahları taşıyabilme, istihbarat bilgisi toplayabilme, tehditleri tespit edebilme vb. ihtiyaçlara yanıt vermektedir.
İnsansız Kara Araçlarının ilk askeri uygulamaları 19. yüzyılda ortaya çıkmıştır. Kullanımları giderek yaygınlaşmış olan İnsansız Kara Araçları, daha karmaşık savaş alanlarında, tehlikeli görevlerin yerine getirilmesi amacıyla yardımcı rollerde bulunmaktadır. Bu kapsamda, ekipman ve bazı silahları taşıyabilme, istihbarat bilgisi toplayabilme, tehditleri tespit edebilme vb. ihtiyaçlara yanıt vermektedir.
1928’de Elmer E. Wikersham (1922), hedefe patlayıcı göndermeyi amaçlayan İnsansız Kara Aracının patentini almıştır. Bu araç bir prototip olarak kalmış olsa da mayın önlemlerine, mevzi savaşlarına ve siperden sipere savaş taktikleri için alternatif bir çözüm arayışıdır.
Wikesham’ın kara torpidosu (1922)
Mevzi savaşlarında (Avrupa’daki Birinci Dünya Savaşı 1914-1918 ve Asya’daki Rus-Japon veya Çin-Japon savaşları) kazanılan deneyim, ana amaç olarak düşman tahkimatlarına patlayıcı göndermeyi amaçlayan uzaktan kumandalı kara araçlarının geliştirilmesine ilham sağlamıştır.
1930’larda Sovyet Rusya, başka bir tanktan radyo ile uzaktan kontrol edilen silahlı bir tank olan Teletank’ı geliştirmiştir. Bu sistemler, Finlandiya’ya karşı Kış Savaşında (1939-1940) ve Almanya’nın 1941’de Sovyet Rusya’yı işgal etmesinden sonra Doğu Cephesinin savaşlarının başlangıcında kullanılmıştır.
Sovyet Rusya tarafından geliştirilen Teletank
İkinci Dünya Savaşı sırasında İngilizler, Matilda II piyade tankının radyo kontrol versiyonunu geliştirmiştir. Kara Prens olarak da bilinen bu tank, gizli tanksavar silahlarını ateşlemek veya yıkım görevlerini icra etmek için tasarlanmıştır.
Matilda II Kara Prens
1942’de Almanlar, yıkım operasyonları için GOLIATH adı verilen paletli İnsansız Kara Aracını kullanmıştır. GOLIATH, bir kontrol kablosundan yönlendirilen, 100 kg patlayıcı yük taşıyan küçük bir paletli araçtır. Fransa’nın 1940’ta yenilgiye uğramasından sonra bulunan minyatür bir Fransız paletli araçtan ilham alınarak tasarlanmıştır.
GOLIATH İnsansız Kara Aracının ön bölümünde patlayıcılar, orta bölümünde motorlar ve tahrik sistemi, arka bölümde ise bir kablo tamburu bulunmaktadır. Aracın ilk versiyonlarında elektrik motorları kullanılırken, daha sonra içten yanmalı motor kullanılmıştır. Yüksek üretim maliyeti, düşük azami hız (11,5 km/s), kontrol için bir kabloya güvenme ve silahlara karşı zayıf koruma gibi gerekçeler sebebiyle, amaçlandığı gibi tankları yok etme konusunda beklenen başarıyı yakalayamamıştır. Altta yatan teknoloji henüz olgunlaşmamış olduğundan, İKA’ların öncüleri gerçek uygulamalarda büyük başarı gösterememiştir.
GOLIATH İnsansız Kara Aracı
İnsansız otonom araçlar üzerine araştırmalar, 20. yüzyılın 60’lı yıllarının sonlarında başlamıştır. Araçların kontrolüne yönelik yapay zekâ uygulamasının bir parçası olan mobil robot SHAKEY, Savunma İleri Araştırma Projeleri Ajansı (DARPA) tarafından finanse edilmiş ve Stanford Araştırma Enstitüsünde geliştirilmiştir. SHAKEY, navigasyon ve keşif görevlerini yerine getiren merkezi bilgisayara radyo bağlantısı ile bağlanan bir TV kamerası, ultrasonik mesafe sensörleri ve dokunmatik sensörlerden oluşan bir İnsansız Kara Aracıdır. 1983 yılında DARPA otonom kara aracı programını başlatmıştır. Daha sonra ALV olarak adlandırılan dış mekân otonom aracı geliştirilmiştir. 1985 yılının başlarında ALV’nin yoldaki hızı 10 km/s’ye ulaşırken, 1990 yılında 80 km/s’ye yükseltilmiştir.
ALV Otonom Aracı
80’li yılların ortalarında ise Uzaktan Kumandalı Araç (TeleOperated Vehicle-TOV) Amerika Deniz Piyade Birliği tarafından geliştirilmiştir.
Basra Körfezi Savaşı sırasında (1990-1991), patlayıcı imha robotları Suudi Arabistan’a gönderilmiştir. Aynı zamanda bazı M-60 tankları telerobotlara dönüştürülerek mayın temizleme görevlerinde kullanılmıştır.
2000’li yıllarda Honda, en ikonik insansız robotlardan biri olan ASİMO adı verilen iki ayaklı robotu geliştirmiştir. ASİMO sayesinde edinilen bilgi birikimi ve tecrübe, ileriki yıllarda daha gelişmiş sistemlerin gelişimine katkı sağlamıştır.
İnsansız Kara Araçlarının gelişimleri yakın gelecekte de devam edecek olup, kara birliklerinin önemli parçalarından biri olacaktır. Bu sayede birliklerin etkinlikleri artırılacak ve muharebelerin kazanılmasında önemli faktörlerden biri olacaktır. Ayrıca İnsansız Kara Araçlarının asimetrik muharebe koşullarında farklı fonksiyonları yerine getirebilen çok yönlülüğe sahip olması beklenmektedir.