aselsan-ve-uzay.jpg

ASELSAN VE UZAY

ASELSAN · 15 dk okuma süresi
KÜRESEL UZAY SEKTÖRÜNE GENEL BAKIŞ

Dünya, Sputnik’in 1957 yılında uzaya fırlatılmasından bu yana, uzay çağına ve bunun farklı dönemlerine tanıklık etmektedir. Uzay çağının ilk dönemlerinde uzay, jeostratejik yarışın tetiklediği ideolojik bir alana dönüşmüştür. Uzay teknolojisinde yaşanan gelişmeler ve uzayda gerçekleştirilen faaliyetler büyük oranda ABD ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) arasındaki Soğuk Savaşın yarattığı etkiler doğrultusunda şekillenmiştir.

ABD ve Rusya dışındaki diğer ülkelerin uzay teknolojilerine yönelik atılımları oldukça sonra başlamıştır. Ay’a ilk insanın ayak basması ile 1969 yılında ABD ile Rusya arasındaki uzay teknolojileri yarışının bitmesinden ancak on yıl sonra, 1979 yılında, Fransa, Ariane-1 roketi ile 1.600 kg ağırlığındaki deneysel uydusunu alçak Dünya yörüngesine (Low Earth Orbit-LEO) yerleştirmeyi başarmıştır.

Bu noktadan sonra uzayda var olmanın avantajlarını tecrübe eden ülkeler bu alanda önemli yatırımlar yaparak, küresel bir yarışı başlatmıştır. Uzay yarışı ağırlıklı olarak savunma ve güvenlik gerekçelerinden beslenmiş, ancak kaçınılmaz olarak tüm sektörlerde etkisini hissettirmiştir. İletişimden tarıma, ulaşımdan sağlığa, oldukça geniş bir yelpazede uzay, onu kullanan tarafa önemli yetenek ve avantajlar sunmuştur.

Askeri sistemlerin yüksek performans, güvenlik ve güvenilirlik isterlerinin bulunması ile teknolojinin yayılımı konusunda uygulanan kısıtlar nedeniyle sivil, ticari ve askeri uzay çalışmaları başlangıçta belirgin düzeyde farklı uygulama alanlarında gelişme göstermişlerdir. Teknolojik gelişmelere bağlı olarak sivil ve ticari uzay sektöründeki uygulama alanlarının yaygınlaşmasıyla sektörler arasındaki farklılıklar da azalmaya başlamıştır.


Savunma ve güvenlik alanındaki uzay teknolojilerine yönelik ivme kazanan çalışmalar, bu birlikteliğin sonucu olarak spin-off’lar vasıtasıyla sivil/ticari uygulamaların da gelişmesine imkân tanımıştır. Savunma güvenlik sektörünün uzay uygulamaları sivil/ticari sektörde de uygulama alanı buldukça çift amaçlı kullanım (Dual-Use) konsepti gelişmeye başlamıştır.

Bugün, uzay sistem ve teknolojilerinde paradigma dönüşümü yaşanmakta, aynı zamanda birden fazla alt sektördeki etkileri artmaktadır. Artık uzay, küresel ekonomide geniş bir son kullanıcı havuzu üzerinde olumlu ve yaygın etkileri ile bir hale sektörü halini almaktadır. Bu paradigma dönüşümü, dördüncü sanayi devriminin etkisini vurgulayan Endüstri 4.0 kavramına benzer şekilde Uzay 4.0 yani yeni uzay dönemine geçişe neden olmuştur. Dönemler boyunca uzay sektöründe çalışmalar; yer gözlem, uydu haberleşmesi, uzay tabanlı konumlama, zamanlama & seyrüsefer, uzaya erişim, uzay durumsal farkındalığı ve uzay araştırmaları alanlarında gerçekleştirilmiştir.
 
Her bir faaliyet alanı, bekleneceği gibi, uzayın tarihsel gelişimi içerisinde önemli ölçüde gelişim göstermiş ve değişime maruz kalmıştır. Uzayın gelişim serüvenini, bugünü tanımlayan ve paradigma dönüşümünü ifade eden yeni uzay tarafından bakarak ele aldığımızda dönemsel tanımlamamızı aslında geleneksel uzay ve yeni uzay olmak üzere iki temel aşamada ortaya koyabiliriz.

Geleneksel uzay; navigasyon, askeri uzay, uzay bilimleri ve insanlı uzay araştırmaları gibi alanlarda daha çok kurumsal bazlı programların/sistemlerin baskın olduğu, ticari alanda ise hizmetlerin fırlatma, görüntüleme ve haberleşme ile limitli olduğu uygulamaları ifade etmektedir.

Bugün halen geleneksel uzay yaklaşımının ortaya koyduğu sistemler, ürün ve hizmetler ağırlıktadır. Aynı zamanda bu dönem, sınırlı da olsa, yeni uzay uygulamalarına da sahne olmaktadır.

Geleneksel uzayda kurumsal yapıların programlarında yer alan navigasyon, uzay bilimleri, uzaya erişim gibi alanlarda yeni uzay yaklaşımıyla ticari olarak da hizmet verilmeye başlandığı, bunlara ilave olarak uzay tabanlı yeni ürün, hizmet ve servisler geliştirildiği görülmektedir.

TÜRKİYE’DE UZAY

Küresel ölçekte bu genel bakış sonrasında ülkemizin yirmi beş yıllık uzay tarihçesi gözden geçirildiğinde ise ilk bakışta önemli başarı hikâyeleri dikkatimizi çekmekle birlikte, halen alınması gereken önemli kararlar ve atılması gereken çok önemli adımlar olduğu gerçeğini de görmezden gelmememiz gerekir. Ülkemizin uzay serüveninin ilk dönemleri haberleşme alanındaki gayretlerimize sahne olmuştur. Bu noktada TÜRKSAT serisi haberleşme uydularımız uzaydaki varlığımız açısından ilk girişimlerimizi teşkil etmiştir.

2000’li yılların başından itibaren, ulusal güvenlik bakımından uzaydan en üst seviyede istifade edilmesi hedefiyle TSK adına Hv.K.K.’lığı önemli adımlar atmıştır. Atılan bu adım ile birlikte, haberleşme ve görüntülemenin de ötesinde farklı fonksiyonel alanlarda da uzayın kullanımı gündeme gelmeye başlamıştır. Özellikle TSK tarafından ortaya konan uzay yol haritası bağlamında;

  • Haberleşme alanında yeni frekans bantlarında yüksek korumalı münferit askeri uydu haberleşmesi,
  • Pasif sensörlerle görünür ve çok bantlı olarak kazanılan görüntüleme yeteneğinin, aktif sensörlerle (sentetik açıklıklı radar-SAR) geliştirilmesi,
  • Elektromanyetik spektrumun belirlenecek bölümlerinde tehdit unsuru yayın kaynaklarının uzaydan belirlenebilmesine olanak sağlayacak elektronik destek yetenekleri,
  • Bölgesel ölçekte de olsa uzay tabanlı konumlama, zamanlama & seyrüsefer alanında kaynak veri ile düzeltme verilerinin oluşturularak kullanıma sunulması,
  • Hava ve füze savunma mimarisinin sensör bileşenleri kapsamında en üst katmanı ve balistik füze savunması için de en erken uyarı kaynağını teşkil edebilecek uzay tabanlı erken ihbar-ikaz sistemlerinin geliştirilmesi,

Türkiye’nin uzay sektörü için önümüzdeki yirmi yıl içinde ulaşılması beklenen hedefler olarak ortaya konmuştur.


Türkiye’de uydu sistem ve teknolojilerine yönelik çalışmalar ivme kazanarak devam ederken, 15 Aralık 2018 tarihinde Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Bilim Sanayii ve Teknoloji Bakanlığı ile ilişkili olmak üzere Türkiye Uzay Ajansı (TUA) teşkil edilmiştir. TUA öncelikle Milli Uzay Programını (MUP) hazırlayarak 9 Şubat 2021 tarihinde ulusal ve uluslararası kamuoyuna açıklamıştır.

Teknoloji ve yetenek geliştirme, insan kaynağı yetiştirme, sektörel yapılanma gibi farklı alanlarda toplam on adet hedef içeren MUP Türkiye’deki uzay sektörü paydaşları için önemli bir motivasyon ve kazanım olmuştur.

ASELSAN’DA UYDU VE UZAY TEKNOLOJİLERİ

Türkiye’nin uzay serüveninin her aşamasında onun önemli bir parçası olan ASELSAN, yukarıda özetlenen küresel bakış çerçevesinde gelecekte ülkemizin teknolojik durumunun, refah seviyesinin ve uluslararası konumunun uzayın ne ölçüde kullanıldığı ile bağlantılı olacağı tespitinden hareketle toplumsal refahı artıracak şekilde uzaydan azami derecede faydalanma ve bunu milli teknoloji temelinde başarma yönünde bir strateji belirlemiştir.

ASELSAN Uydu ve Uzay Teknolojilerine yönelik çalışmaları stratejik faaliyet olarak ele almaktadır. Gelecek nesil uydu haberleşme teknolojileri, uzay tabanlı nesnelerin interneti (Internet of Things-IoT) uygulamaları, uzay tabanlı navigasyon ve düzeltme sistemleri, aktif/pasif görüntüleme ve algılama teknolojileri, uzay durumsal farkındalığı, uydular için optik çözümler (görüntüleme ve lazer haberleşme) uzaydan elde edilecek fayda ve katma değerin artırılması amacıyla ASELSAN’ın hedefleri arasında yer verdiği başlıca yetenek ve teknoloji alanlarıdır.

Bu alanlarda ASELSAN bir yandan kullanıcı ihtiyaçları doğrultusunda sistem çözümlerini geliştirirken, bir yandan da Ar-Ge çalışmalarını sürdürmektedir. Sözleşmeli projelerin yanı sıra ASELSAN’ın öz kaynak yatırımları teknoloji hazırlık seviyesinin artırılması ve uydu sistemlerine yönelik millilik oranının artırılmasına önemli katkılar sağlamaktadır.

Bu strateji doğrultusunda ASELSAN uydu teknolojilerine yönelik çalışmalarına hız vermiş ve uydu teknolojilerinin farklı bileşenlerinde ürün ve sunduğu hizmetler ile önemli roller üstlenmiştir. Türkiye’nin küresel rekabet gücünü artıracak, ekonomik ve teknolojik bağımsızlığını sağlayan kritik teknolojilerin yer aldığı Milli Teknoloji Hamlesi yaklaşımının yapılandırmış olduğu başarılı savunma sanayii projeleri ile hayata geçirilen teknoloji geliştirme projeleri sayesinde ASELSAN, uydu ve uzay teknolojileri alanında da önemli aşamalar kat etmiştir.


Hedef faaliyet alanlarında somut sistem çözümleri bağlamında ASELSAN’ın sistem/teknoloji hedefleri küresel uzay sektörünün izlediği gelişim süreci ve evreleri ile de uyumlu olarak, geleneksel uzay yaklaşımına atfen geleneksel büyük uydu sistemleri ve henüz gelişme aşamasında olan yeni uzay yaklaşımına atfen de görev konseptine dayalı küçük uydu temelli tüm sistem çözümleri temelinde ele alınabilir.

Geleneksel uzay yaklaşımında temel olarak tüm faaliyet alanlarındaki uydu sistemleri için ASELSAN uzay kesiminde, uydular için en kritik bileşen olarak değerlendirilen görev yükü ile görev yükü verilerinin uydu üzerinde formatlanmasını gerçekleştiren birimi, takiben bu verilerin yer kesimine iletileceği haberleşme hattını ve bu hattın güvenliğini sağlamak için kripto donanım ve yazılımlarını içeren fonksiyonel zinciri tanımlayan görev yükü modülünü hedef yetenek alanı olarak ele almaktadır.

Bu hedefi belirlerken en büyük dayanağımızı ve referansımızı 2000’li yılların başından itibaren gerçekleştirdiğimiz Ar-Ge projelerinden başlamak üzere son dönemlerde kamuoyunun da yakından bildiği ve takip ettiği TÜRKSAT-5B ve TÜRKSAT-6A projeleri bağlamında ortaya koyduğumuz ürünler, performans, elde ettiğimiz teknolojik birikimler ve oluşturduğumuz altyapı teşkil etmektedir.

Bugün gündemimizde olan uydu sistem projeleri ele alındığında haberleşme alanında;

  • Florida Cape Canaveral üssünden SpaceX Falcon-9 roketi ile 19 Aralık 2021 tarihinde TR saati ile 06:58’de fırlatılan TÜRKSAT 5B uydusu üzerinde uzay tarihçesi kazanması bakımından ASELSAN ürünleri olarak Ku-Bant Almaç ve Ka-Bant LNA ekipmanlarını görebiliriz.
  • Proje paydaşı olarak yer aldığımız TÜRKSAT 6A uydusu üzerinde de yine ASELSAN’ın Ku-Bant ve X-Bant Uydu Haberleşme Görev Yükleri mevcuttur.

Uyduların yer kesiminde ise ASELSAN hem sabit hem de taşınabilir uydu yer kontrol istasyonları için de ana sorumlu olarak sistem seviyesinde çözümler üretmek için gayret göstermektedir.


Ayrıca kullanıcı kesiminde, uydu haberleşme sistemleri ele alındığında, 2000’li yıllarda hazır alınan ürünlere dayalı olarak ortaya konan uydu haberleşme sistemleri son yıllarda ASELSAN tarafından milli olarak geliştirilmiştir. Kara, hava ve deniz platformlarında sabit ve hareketli stabilize uydu haberleşme sistemlerinin yer aldığı milli çözümler sayesinde bu alanlarda ülkemizin yurt dışı bağımlılığı ortadan kaldırılmıştır. Bu süreçte ayrıca, yerli ve milli firmalarımızı içeren uydu haberleşme sistemleri ekosistemi oluşturulmuştur.

Bu çerçevede ASELSAN olarak tüm alt bileşenleri ile birlikte uzay kesiminde görev yükü modülü ve yer sistemleri için ana sorumluk sahibi olma hedefimiz doğrultusunda uydu teknolojilerine yönelik oluşmuş ülkemizdeki mevcut ekosistem içerisinde yer alan tüm kurum kuruluşlar ile iş birliği ve dayanışma içerisinde bu alanlarda önemli atılımlar yapmayı hedefliyoruz.

Daha somut ifadelerle geleneksel büyük uydu sistemlerine yönelik olarak;

  • Haberleşme, görüntüleme, elektronik destek, konumlama zamanlama & seyrüsefer, erken ihbar gibi tüm faaliyet alanlarında ihtiyaç duyulacak görev yükü modüllerini milli olarak geliştirmek,
  • Bu sistemlerin yer kesimi teşkil eden yer istasyonlarına yönelik olarak da ana sorumlu rolüyle milli çözümler sunmak üzere büyük bir istek ve azimle çalışıyoruz.

Geleneksel uzay yaklaşımı doğrultusunda yukarıda belirtilen hedeflere doğru çalışmalarımızı sürdürürken yeni uzay yaklaşımının yakın gelecekte dikte ettireceği yenilikçi çözüm beklentileri ve Türkiye’de buna uygun sektörel yapılanma sürecine hazırlanmak bakımından görev konseptine dayalı küçük uydu temelli tüm sistem çözümlerine yönelik hedeflerimiz de mevcuttur.

Yeni uzay yaklaşımının gündeme getirdiği daha küçük, modüler, uyarlanabilir ve kısa geliştirme takvimine sahip uydu sistemlerine yönelik ASELSAN olarak hedeflerimiz daha somut ifadelerle;

  • Uzay Tabanlı IoT uygulamaları,
  • LEO haberleşme uydu takımları,
  • LEO haberleşme uyduları ile bütünleşik navigasyon,
  • İstihbarat, yer gözlem ve uzaktan algılama gibi uzay görev alanlarında sivil, ticari ve savunma güvenlik sektörlerindeki kullanıcılara dağıtık sensör mimarisini temel alan yenilikçi küçük uydu takımları ile sistem çözümleri sunmak olarak ortaya konabilir.
Yeni uzay yaklaşımı çerçevesinde belirlenen hedeflere kararlı adımlarla ilerlemek adına tasarım, sistem, entegrasyon ve program yönetimi fonksiyonlarını bünyesinde barındıran Uydu ve Uzay Teknolojileri Direktörlüğü çalışmalarını sürdürmektedir.

Yapılan bu düzenleme ile geleneksel uzay yaklaşımı çerçevesindeki hedeflerimize daha emin adımlarla ilerlerken, yeni uzay yaklaşımının gerektirdiği uzayda paradigma dönüşümünün de ilk adımı atılmıştır.

Artık bize düşen görev, ihtiyaç duyulan her yerde ülkesinin hizmetinde olan ASELSAN ailesi olarak bugünün Hakim Tepesinde de, teknolojisi, ürün ve hizmetleri ile “Türkiye’nin ASELSAN’ı var” dedirtebilmektir.

ASELSAN sahip olduğu altyapı, teknoloji, bilgi birikimi ve alanında yetkin insan kaynağı temelinde Türkiye’deki uzay ekosistemini kullanarak tüm sistem çözümüne yönelik yaklaşımları ile uzay sektörünün gelişimine katkı sunmak için her türlü gayreti, her zaman olduğu gibi büyük bir kararlılık ve özveri ile gösterecektir.

Diğer Haberler

tei-genel-muduru-mahmut-aksit-isbir-elektrik-fabrikasini-ziyaret-etti.webp
Genel · 2 gün önce TEI Genel Müdürü Mahmut Akşit, İşbir Elektrik Fabrikasını Ziyaret Etti
aselsandan-yeni-teknolojik-adimlar-nato-bulusmasi-ve-euronaval-tanitimlari.webp
Genel · 3 gün önce ASELSAN’dan Yeni Teknolojik Adımlar: NATO Buluşması ve EURONAVAL Tanıtımları
turkiyenin-guclu-mobil-savunma-sistemi-pusu.webp
Genel · 3 gün önce Türkiye'nin Güçlü Mobil Savunma Sistemi: PUSU
havelsan-yapay-zeka-alaninda-rekor-kirdi.webp
Genel · 5 gün önce ASELSAN SEDA 100-cUAV: Dronları Duyan Teknoloji